Hakkımda

Fotoğrafım
istanbul, kadıköy
hayatın keyfi kendi içinde saklı ..

21 Temmuz 2010 Çarşamba

inat ...

inatçıyım derim hep ... birşeyi kafaya koydum mu yaparım ... inatçıyım derim hep aptal gibi takarım ... vazgeçmem inadımdan ... mutlu olacakken inada bindirir elimdekiyle yetinmeye çalışırım ... mutluyum sanarım kendimi kandırıp dururum oysa ki ... inadına yaparım bazı hareketleri karşımdaki çıldırsın diye ... inadına yaparım bazı şeyleri mutsuzken aslında mutlu görünüyormuş gibi olduğum için ... inadına yaparım bazı şeyleri öç almak için ... inadına yaparım bazı şeyleri sevdiğimi saklamak, kendimi güçsüzken güçlüymüşüm gibi göstermek için ... inadına yaparım bazen ... gider evlenirim mutluyum sanıp mutsuz olunca da hayıflanmam devam ederim inadıma ... kafayı inadına takarım birşeye sonucunu alamayacağımı bilsem de ısrarla devam ederim onu yaşamaya ... inadına severim hayatımı geçiririm sonunda tatmin olmam ama inadına devam ederim ... inadına başlarım biriyle ... seviyorum nasıl olsa derim içimden ... dönüp bakmam arkama inadına ... kaybettiğim birşey yok kazandığım çok şey var derim sonra birgün gelir geride bıraktıklarımı dönemeyecek kadar derinden kaybettiğimi anlarım ... aşık olurum inadına, severim, kafaya takarım ... sonra aslında başkasına inat hissettiklerimi yaşadığımı fark ederim ... inadına başarılı olucam derim ... olurum da ama olurken kaybettiklerimi hiç düşünmem bile ... inadına uğraşırım senle ... sen de benle ... sonra bir anda kopup gidince inadına nefret ederim senden ... isterim seni vazgeçmem senden inadına ... neler kaçırdım bilmem bile geçirdiğim o beni sıkıştıran, boğan kayıp zamanda ... inadına isterim seni asla vazgeçmem ama sen inadına benden vazgeçersin ... bazen gider evlenir ... bazen 15 günde birini bulur ... bazen de benle birlikteyken başkasıyla da muhabbet edersin ... düşünüyorum da ... evlenmem ... 15 günde birini bulmam ama başkasıyla aynı anda sohbet ettim galiba :) tek istediğin şey mutlu olmaksa ... bu inadı kırmayı da bilmelisin ... inatla mutluluk geçicidir ... ama inatla başlayıp sevdiysen sonra ... o zaman da insanları takmam ama herkes sana ne der onu da bilirsin ... sen de benim gibi ANORMALSİN :)

16 Temmuz 2010 Cuma

yığın ...

hayatım boyunca içimden geldiği gibi yaşadım, konuştum, davrandım, hareket ettim ... sıkıldığım zaman çekip gitmedim ama sıkan şeyi hep hayatımdan bir şekilde çıkarttım; attım bünyemden; hayata geri döndüm ... bazı şeyler vardır bilir misiniz? hani en dobra insan bile bi an paylaşmak istemez ... en patavatsız insan bile susar geçer ...

öyle bir dönem yaşadım ki hayatımda, gerçekten kimi sevip sevmediğimi anlayamadım ... kendime saygımı yitirdim ... sonra da onlara ... ama onlar daha önce bana ... sevgi geçicidir derim hep ... doğru söylemek güzel şey ama bazı doğrular da insanı üzer ... bunu bilerek yaşamaksa bence hayatın anlamı ...

son iki senem benim için bile zor geçti ... niye için? rahat bi insan mıyım? evet ... kafama takmıyor muyum? neredeyse çoğu şeyi ... ama bu benim duygusuz olduğumu göstermez ... göstermedi de ... kimin inanıp inanmadığı umrumda olmadı ama evet zor geçti o günler ... hayat devam etti ama sürünerek ...

ben başlattım ... kendim hazırladım herşeyi ... sonrası ise tam bir kaos! tam bir işkence! bitti derken çok daha beter olan bir yaşanmışlık ... hayatımda çok kötü günlerim olmuştur illaki ama onlar benim tek başıma yaşadığım günlerdir ... peki yaşatırsam aynı anda? işte bu insanı diriltendir ... kendine getiren ...

önce hayatımda en tatlı diyebileceğim insanla tanıştım ... sene 2005 ... hayatıma renk kattı en başlarda ... bana sabretti de ... sonra ipin ucu kaçtı ... o yine direndi ... sonra işler kötüleşince yapması gerekeni biras da kötü bi şekilde de olsa yaptı ... haklıydı ... ama bunu bir türlü anlamadı ... anlatmaya çalıştığımda da eski günlerine döndü hep ... insanın samimiyetini göstermesine engel oldu ... insan bu, damarlardan oluşur ... basarsan ezikken bile dirilir ... basıp durdu ... hiç susmadı ... ki saten hep haklıydı ... ama adamın tek istediği şey sadece gülmesiydi kadının ...

sonra noldu? hayatına girebilecek en güzel, en tatlı insan girdi bu adamın hayatına ... hiç bu kadar gözleri parlayan birini görmemişti daha önce ... çok sevdi onu ... o da onu çok sevdi ... peki noldu? adam yine saçmaladı ... damarına basana bastı ... o da ona tekrar bastı ... aldı götürdü bu güzel insanı elinden ... o insan da gidip hayatını başkasıyla birlieştirdi mutlu oldu ... peki ben mi nasılım? işte sanırım acaipliğim burda yatıyor ... çok mutluyum onun için de kendim için de çünkü bütün olanlar bana onun hayatımı devam ettirmem gereken insan olmadığını gösterdi ... hem de çok kısa süre de ...

asıl bundan sonrası ilginç ... damara basan tekrar ilgilendi bir süre ... ama ben nerden bilecektim oyunlar oynandığını, öçler alındığını ... sanırım biras safım ... ve hep öyle kalıcam ... öç nedir? ilkellik mi? yoksa basen savunma mekanizması mı? ikisi de sanırım ... öcünü aldı mı? kendince evet ... mutsuz etti mi beni? kendince evet ... kendi mutlu mu? sormadım ama umarım öyledir ... peki gerçekten nedir durum?

durum şu ... içimde kalanlar beni rahatsız eder ... söylemem gereken milyonlarca şey var söylemek gelmiyor içimden ... nefret ediyor muyum her hangi birinden? hayır ... çünkü başlatan benim zaten ... nefret etmeli miyim? hayır ... çünkü böyle olmasını, bu sonu isteyen bendim bir şekilde ... mutlu muyum? bu konularla ilgili hayır ama bütün bunların bana verdiği hediye bambaşka oldu ...

seni tanıdım ... o güleryüzünü, o gözlerinin içindeki pırıltıyı, o tatlılığını kazandım bütün kötü şeylerin bana getirdiği sonuca bak? kötü bir insanım ... iğrencim derken ... bana hediyesi bu mudur bütün herşeyin? ne acaip bir kötülük anlayışı var bu doğanın ... ama doğru ... doğa değil acaip olan ... acaip olan bizleriz ... hem de hepimiz ...

içimi boşaltacak mıyım? hayır! mutluysa insanlar bunu ben yapamam ... öç alacak mıyım? rahatsız edecek miyim? hayatımda ne zaman yaptım ki böyle bişey şimdi yapıyım? nefret ediyor muyum? ısrarla soruyorum kendime ... hep ediyorum diyorum ama etmiyorum ... ben bu yapıyla çok yaşar mıyım? çok güzel yaşarım da benle biri yaşayabilir mi? bence her zaman evet ama benimle yaşayan eskilere göre direk hayırdır :)

hayatımdan çıkan herkes ... bana kattıklarınız ... kaybettirip kazandırdıklarınız için teşekkür ederim ... hayatı öğrenmenin en kötü yolu kayıp vermektir ... ama insanı güçlü kılan daha da mutlu olmasını sağlayan da budur ... hiç fark ettiniz mi? ;)

tost dediğin ...

13 Temmuz 2010 Salı

10 Temmuz 2010 Cumartesi

datça ...

bu sefer gezgin modunda dolaştım biras sanırım ... ne çok yeri es geçmişim datça'da ya ... insana huzur vermesi dışında acaip sürprizlerle karşıma çıktı bu sene yarımada ... denizle ilgili konuşmaya gerek yok ... süper ötesi ... doğayı saten bilen bilir ... bilmeyenlere anlatsın ... yoksa blog sayfasına ek bi de site kurmam gerekir ... süper dinlendim ... kafamda bir dolu şey vardı bir düzene girdi gibi ... eylülde bir tur daha atabilirim sanki bu tarafa doğru ... herkese tavsiye ... özellikle yüzme sevenlere ;)
Powered By Blogger