Hakkımda

Fotoğrafım
istanbul, kadıköy
hayatın keyfi kendi içinde saklı ..

30 Haziran 2010 Çarşamba

pesimistim kendimce ...

pesimistim kendimce ... neden olamıyorum diye ... neden hayata kötümser bakamıyorum? neden insanları seviyorum? neden herşeyi iyi yönünden görüyorum? neden kazık yiyince yemeğe devam ediyorum? neden kin gibi nefret gibi kötümser kelimeleri sokamıyorum hayatıma? neden hep gülmeyi seviyorum da ağlarken bile gülüyorum ... neden gerçekten üzüldüğümde doya doya karamsar olamıyorum? neden hep pozitif düşünüyorum? neden herşeyi sevip, hiçbişeyden nefret etmiyorum? neden kin gütmüyorum? neden nefret edemiyorum insanlardan? neden sevmediğim birşeyi bile seve seve yapıyorum? neden konuşmayı dobra dobra yapmayı seviyorum? neden içime kapanamıyorum? neden negatif iyonları bedenime çekemiyorum? pesimistim kendimce ... pesimit olamıyorum diye! pesimistim kendimce ... nefret etmeyi bilmiyorum diye ... pesimitim ben ... pesimit olmayı bilmiyorum diye ...

daha doğmamışsın!

hayata ilk gözlerimi açtığım gibiyim ... sevgi her yerimde ... denge yok ... biri beni sardığında ağlarım ... bıraktığında ağlarım ... oynadığında ağlar ... sevdiğinde ağlarım ... benim yüzüm aslında güler ... ağlayan ben değilim ... beni bekleyen güpgüzel hayattır ağlayan ... sevinçten ağlar hüzünden değil ... sen hiç ağlamadın mı sevinçten? daha doğmamışsın ki!

28 Haziran 2010 Pazartesi

o ağızda kalan tad hep değişir derler ...

farklıdır bu hayatın anlamı ... değişir her an bakışlar ... seversin bir gün çiçeği ... ertesi gün dikene dönmüş çiçek ... almış senden bir parça kanı ... katmış bünyesine ... sana kalan da donmuş bir kan parçası ve hissetmediğin acı ...

birgün uyanırsın kötü birşeyler hissederek ... her gittiğin yerde, her baktığın şeyde, her insanda kusur ararsın ... sanırsın ki hayat çok kötü ... hayat keyifsiz ... sonra bir anda birşey olur .. sen bile anlamazsın bazen nedir? ama için gülüyo ... neşen herkesi ışıldatıyo ... sorarsın kendine .. bu tad çok mu şekerli diye ...

en önemli günündür bugün ... hedefe ulaştığın gün ... o beklediğin gün ... ama demezler mi? beklenti dediğin ulaşınca sıkar ... beklenti dediğin küçüğü büyük yapar ... peki o küçük hiç büyümüyorsa ... o zaman ağzının tadı ekşimez mi?

hayatının en üzücü günüdür ... o ölmüştür ... çekip gitmiştir ... ağlarsın ... sızlanırsın ama hatırlamaz mısın ne demişti? nolursa olsun beni gülerek hatırla ... ben seni öğle hatırlıycam ... ekşi, acı tada nolur şimdi ... hissediyor musun? o seni güldürüyor ...

o ilk heyecanı hissedersin ... bazen miden bulanır ... bazen kalbin hızlı hızlı çarpar ... avuçlarının içi terler ... dizlerinin bağı çözülür ... kendini iyi hissedersin ama vücut bunu biraz ters belli etmez mi? yüzün güler tamam ... ama ya konuşamazsan ... ya heyecandan bayılırsan ... nedir bunun tadı? aşk mıdır neşeli neşeli? heyecan mıdır elden ayaktan kesici? yoksa en sevdiğim ikisi de bir arada ... tadı müthiştir ... hiç tattın mı?

bebektir o sana gülen ... bebektir o sevgi isteyen ... bebektir o masum ... bebektir o sana güç veren ... var mı senden mutlusu? bence var ... sana sahip olduğu için odur asıl olan mutlu ...

tadı nasıldır hayatın? ekşi mi? tatlı mı? acı mı?

yoksa hepsinden tatmanın verdiği haz mıdır keyif veren ...

şunun farkındaysan sorun yok ... ne yaşarsan yaşa bu hayat her zaman keyif verecek ... kötüden keyif mi alınır? çınladı kullağım! almasını biliyorsan herşeyden keyif alınır ... ama kelime anlamı değişir mi? belki de ... ders alınır ... acı alınır ... neşe alınır ... sevgi alınır ... eğer varsa aynen vereceğin bişey ... durma almak güzeldir ama vermek kadar değil ...

hissettin mi o tadı?

sonisphere ... kemiklerimi sızlattın


foto moto yok ... olsa da koyan olmaz ... her yerim ağrıyo ... cuma günü 8'de iptaldim ... Cumartesi sallamadım ... pazar günü de yaşlı olduğumu ama ruhumun genç olduğunu anladım ... neyini anlatıyım kardeşim? böyle bir festival asla kaçmazdı ... gittik ... gördük ... yaşadık ... coştuk ... içtik ... benim gibi bayılan oldu mu bilmem ama ... bir daha öğlen 12de içmeye başlarsam diycem ... bunu her daim söylüyorum kim ipler ... iplemek derken ... kötü biri olmadığımı, benden öç alanları, beni üzenleri sonunda anladığımı ve ne yapmam gerektiğini belki de böyle kafa boşaltıcı 3 gün bana göstermeyi bekliomuş ... isim yazmak isterdim ama artık fark etmes ... hepinizi havale ediyorum gerekli yerlere ... içimde bir nefret veya sinir yok ... sadece kızdığım kendimim ... herkesin başına gelen benim de başıma geldi ... gereğinden fazla sevgi gösterdim ... insanın aklına sonisphere'in böyle çıkarımlar yaptırabileceği asla gelmez ... ama ben de çıkarım insanı değilim ... midem bulanır, başım ağrırsa vardır bi bokluk derim her daim ... duygusalım ama duygu adamı değilim ... sonisphere ... yaşlanmaya başladım ... ama ruhum genç ... hem de çoğunuzdan!

24 Haziran 2010 Perşembe

rakı içmeyi bilmek! yoksa bilememek mi?! (sponsored by güliz)
















kendimden ...

kafama göre takılırım diyip diyip duruyorum! ne demek bu diye düşündüm geçenlerde ... sanki insanlar öyle yapmıyormuş gibi ukala bir cümle ... ama birşeyi fark ettim ... anneminde dediği gibi: "oğlum insanlar seni ya çok sever ya da nefret eder. Ortası yok! Herkese hitap eden bir tip değilsin!" ... ilk duyduğumda kafam karışmıştı ama sonra anladım bu cümlede yatan anlamı ... kafana göre takılıyorsun! İnsana aynı kafadakiler sever, farklı zihindekiler nefret eder gibi geliyor ama tam tersidir durum yaşananlardan! Anlaşılan içimizdeki kıskançlık ve ben de yaparım nolacak huyu ortaya çıkıyor! Aynı adam beni sevmez ... çünkü onun aklında da olanı ben yapmışımdır ... Acaba dedim kendime ben de nefret ediyor muyumdur? Onda da kolaya kaçtım hemen ... ben nefret etmekten nefret ediyorum! İnsandan değil, kendinden nefret eder insan aslında ... Sayılır mı bu? Farklı adam neden sever peki? onu henüz hiçbir farklı adama sormadım ... Farklı adam ne demekse? :)

yeniden ...


özlediğim birşeyi tekrar yapmaya başlamak ... kolay olacak ... asla zor değil ama bu sefer herkesten birşeyler olsun istiyorum ... herkes, her türlü dalabilir ... başlıyalım ...
Powered By Blogger