Hakkımda

Fotoğrafım
istanbul, kadıköy
hayatın keyfi kendi içinde saklı ..

29 Kasım 2010 Pazartesi

tükenmez ...

o içindeki var ya ... asla ama asla tükenmez ...

o içindeki var ya ... tüketmek isteyenlerle dolu etrafın ...

o içindeki var ya ... baş edilmez ... edeni yakar!

o içindeki var ya ... benliğindir ... sensindir ... asla durdurulamaz ...

o içindeki var ya ... sıcaklığındır kimi zaman ... kimi zamansa soğuk bir zalimliktir ...

o içindeki var ya ... senin hayat enerjindir ... o sensin ... kimse dokunamaz ...

o içindeki var ya ... seni bile yakar bazen ... ama asla pes etmez ...

o içindeki var ya ... sen yaşadıkça yaşayacak ... asla sen vazgeçsen de o vazgeçmiycek ...

o içindeki var ya ... kimseler engel olamayacak ... o hep dolaşıp duracak ...

o içindeki var ya ... o sensin ... fark ettiğin anda senin olacak!

O ...

o kim? içimdeki değişim neden? o mutlu ... o neşeli ... o farklı ... o, senken daha güzeldi ... sen oldun o ... neden? hayatın devam etmesini anlarım da bu kadar değişim neden? zor ... benle herşey zor ... peki o kolay mı? o neden böyle? ben neden böyleyim? yoksa gerçekten söylediği gibi miyim? güçlü ama umursamaz ... boş ama zeki ... zor ama baş edilemez! ilginç ... hayatın devam ettiğini anlıyorum ... herşeyin 180 derece dönmesini izleyerek geçti zaman ... hem hüzün hem de sevinç ... ilginç ... hem özlem hem de özgürlük hissi ... hayatın güzel yani herşeyi aynı anda içinde saklamasında! bir gün varsın öbür gün yok! işte hayat bu!

23 Kasım 2010 Salı

kurtuluş ...

hayatımın 3 yıldan biraz fazlasını kapsayan bir döneme dün noktayı koydum ... 3 yılın başından bugüne kadar düşününce, aslında ne kadar kısa ama bir o kadar da uzun süren bir period olduğunu anlıyorum ... kayıplarım, aradaki kazançlarım ve her kazançla kaybettiklerimi düşünürsem ... sanırım pek de dengeli olmasa da bayağı gel-gitleriyle acaip bir 3 yıl oldu ... bir sayfanın kapandığına uzun zamandır bu kadar sevinmemiştim ... geriye kalanlarsa cümlelerle anlatılamayacak kadar karışık ... anlatsam da kendimin bile anlayamayacağı kadar acaip ... ama her zaman söylediğim gibi ... her sonun da bir keyfi vardır ... keyifli bir geçmiş 3 yıl için hayatın her anına teşekkürler ...

17 Kasım 2010 Çarşamba

mutlu timsah ...

hayatımda ağlamakla ilgili bir sorunum oldu hep. bazen hatta ağlarmış gibi bile yaparım hala özellikle telefonda. ama fark ettim ki aslında gayet güzel ağlıyorum ama bi farkla. üzülürken değil gülerken. ne zaman krize girsem damlar gözyaşları gözümden. acaba içime attıklarım gülerek mi çıkıyor benden?

sizce içine atanlar çoğu şeyi gülünce mi ağlarlar?

o zaman sorun yok. ben çoktan boşalttım içimi.

bu ara hep gülüyorum da!

dönülmez yol ...

bazı yollar vardır ki bi kere girdiğinde geri dönemezsin çoğu zaman ... dönebilmen için yapman gerekeni bilmezsin ... kimi zaman da dönemeyeceğini bilerek o yola girersin ... sonuçları ne olursa olsun seçtiğin yolda ilerlersin ...

ama bi an sonra bakarsın ki yol yanlış ... artık çok geç der devam edersin isteksizce ... sıkarsın kendini ... tatmin olmazsın ... mutsuzlaşır hayatın ... ama yine de dönemezsin o yoldan ... öncelikle gururun sonra da dönülmezliğin verdi engeller seni yıpratır ... asla dönemeyeceğini düşünür takılır kalırsın ...

sonra bi bakarsın etrafına yalnız değilsin ... o dönülmez yolu çok seçen var ... ümitlenirsin ... onlardan güç alırsın ama bilmezsin ki herkesin yolu kendine özel ... kimse sana yardım edemez ... o yola birlikte girdiğin bile ...

diğer yola dönmeye çalışırsın ... o yol çoktan kapanmıştır ... sen başka yola gidince o da başka yola gitmiştir kendince ... ve asla izin vermez tekrar ona geri dönmene ...

dönemezsin ... çünkü o ilkel duygun hep vardır bi yerlerde ... gurur! yediremezsin kendine bazı şeyleri ve o tatmini vermeyeceğini kimi zaman bile bile kimi zaman sonradan anlayarak dönülmez yola girersin ...

tek dileğim şudur dönülmeze gidenlere ... sabretmeyi öğrenmelisiniz ... bazı şeyler göründükleri gibi değildirler ... dönülmeze giderseniz bilin ki kendinizi kaybedeceksiniz ... ve bilin ki kimse size yardım etmeyecek ... o yolu seçen de sizsiniz ... katlanması gereken de ...

ben mi? ben hep dönülmeze gittim ... ve evet asla beni tam mutlu etmedi ... gururumdan mı gittim? yoksa aptallığımdan mı bilinmez ama bana bi yararı olduğu kesin ...

nedir?

artık olgunum ... bundan sonra dönülmeze gitmeyeceğimi biliyorum ...
artık sabretmeyi ... artık sakinliği ... artık duyguların dengesini öğrendim ...

dönülmez yol ... teşekkür ederim ... beni sanırım sen biraz adam ettin!

16 Kasım 2010 Salı

saldım çayıra ...

hobaaaaaaaaa! evde yata yata çanağı büyüttücem galiba bu bayram ama tam saldım çayıra modundayım ... keyfim feci yerinde ... nolacak bu halim!

saldım çayıra ... ben kayırırım!

12 Kasım 2010 Cuma

zaaf & kalkan

zaafları çoktur insanın ama belli etmek istemez kendine de etrafına da ... benim çok büyük bir zaafım var ama istesem de belli ediyorum kendime de etrafıma da ...

çok büyük bir zaaf ... insan seviyorum ... evet zaafım çok büyük ... ne olursa olsun seviyorum insanları ...

bana kurşun sıksa da ölmüyorum ama ... kendime bir kalkan yaptım kendi ellerimle ... beni öldürmek için sıksalar da kurşunları ... ölmüyorum ... o kalkan delinse de ... kanasa da her yerim ... ölmüyorum ...

ben buldum zaafıma bir çözüm ... umarım herkes zaaflarını kabul eder ve bulur bir çözüm ... ama o çözüm asla "kaçmak" olmadığı sürece ...

hayattan kaçamazsınız unutmayın o hep takipte!

sabah güneşi ...

severim sabahın ilk aydınlığını ... bana hep umudu hatırlatır ... bana hep "ileriye bak ... hayatı yaşa ... enerjiyi yaşa ... hep gül ve gülmeyeni güldür" der o ilk ışık ... "enerjiyi al ve yay" der bana o durgun ama beklentili ışık ...

"sana söylüyorum ... kalk ve günü yaşa" der ... "yaşamazsan yaşayacak birini ben bulurum" der ... "ama hergün sana uğrıycam ... asla pes etmiycem senin ettiğin gibi ... sen de herkes gibi değerlisin" der usulca ...

ve tutar sözünü ... her sabah uğrar bana ... o yüzden her zaman perdemde ufacık da olsa bırakırım bir aralık ... gelip beni uyarsın diye sessizce ...

bazen kovarım ... gitmez ... inat eder ... "kalk yeni güne ... kalk hadi ..."

bazen o bekler uyandırmanı onu ... kalktığında yoktur bazen o ışık ... pusludur kimi zaman ... işte o an der sana ... konuşur senle ... "bugün günü sen ışıldatıcan ... hadi elini çabuk tut ... yoksa yarın da ben böyle olucam"

hayatın dengesi içinde saklı ... bir sen verirsin ona bir o sana ... bencil olup hep sen isteme ... yoksa asla alamazsın istediğini ... hayat sana der her zaman "çabala benim için ... yoksa mutlu olmaya çalışmakla geçirirsin ömrünü"

budur beni motive eden hayata karşı ... çabala ... kazan ... ve paylaş kazandıklarını hayatla ...

sabahın ilk ışıkları ... beni esir ettiniz kendinize ...
teşekkür ederim size ... esir olmak bu kadar güzel olmamıştı hiçbir zaman hiçbir yerde ...

8 Kasım 2010 Pazartesi

yavaş adımlar ...

söylenecek çok şey var ama gerek var mı? anlatsam kimse anlamaz zaten ... ben de başkası anlatsa anlamazdım! içime attıklarım bir yanardağ gibi ... sönmüş ama bekliyor ... yaptıklarım doğru muydu? tabii ki hatalar yaptım! kayıplarım? o kadar çok ki! cezamı çektim mi? en başta çekmiştim ... peki sonradan olanlar? o kısmına yorum yapamıyorum ... asla kötüyü düşünemiyorum ... içime atıp atıp duruyorum ... beni rahatsız etmesine izin veriyorum ... beni satbil yapmasına izin veriyorum ... hareketsiz kalmamı sağlamasına göz yumuyorum ... nerden başlamalı dedim kendime hep ama hiçbişey yapmadım ... ta ki geçen aya kadar! hala en baştayım ama artık yola koyuldum diyebiliyorum ... peki benim kötülüğümü isteyenlere ve kötülük yapanlara ne mi yapıcam? onu da ileride görüces! hayat ilginç! sabırlı olmak erdemlerin en büyüğü! ama çok zor! hem de düşündüğümüzden de çok!

5 Kasım 2010 Cuma

ne oldum diyceksin!

ne oldum demeden nolacağım diyemezsin ... der misin yoksa? işte böyle kafan karışır ... tebrik ediyorum ... böyle devam ... yakışan bu ... bana da ne derler ... kendin ettin kendin buldun adam! neyi buldum??? o kısmı kaçırmışım! :D

4 Kasım 2010 Perşembe

ve sen ...

ve sen korkak ... benden artık uzak durmalısın ... çünkü alacağın tek şey daha da korkmak ...

sanırım açlıktan ...

içimdeki hisle mücadelemde 10. aydayım ... kız arkadaşımın destekleri önemli tabii ama çok büyük bir mücadele veriyorum ... bu benim için önemli bir sınav ... sabır ve kendine hakim olmak ... ama birşeyi biliyorum ... benden sonra asla aynı şeyi yaşayamayacaksın ... gölgem hep orada bir yerlerde olacak ... beni insan yapansa bu 10 ayda bile hala değer bilmem ... ama artık vereceğim kişiler farklı ... hak edene veriyorum artık ... hak etmeyeni de nasıl olsa göreceğim ... bazı bağlar asla kopmaz ... ama kötü değil iyiyim ... asla mutsuzluktan mutlu olmam ... bugünümü de olan bitene borçluyum ... hayat yolumu hep kendim çizdim ... çizmeye de devam edeceğim ... ama bir farkla ... artık ne olduğumu ve bana bulaşmak isteyene de nolacağını biliyorum ... iyi veya kötü ... hayatın verdiği dersleri almak önemli ... huzursa işte asıl huzur budur!

1 Kasım 2010 Pazartesi

dişilik felsefesi

yıllardır bir şekilde hayatımda hep bir kadın olmuştur ... kadın konusunda şanslıyımdır da ne açıdan baktığınıza bağlı aslında o şans kısmı ...

çok şirin, çok tatlı, sana da yakışıyo denilen ne kızlar manyak çıkmıştır hayatımda artık ben bile sayısını şaşırdım ... ne zaman anormal gibi görünse o da feci şekilde kafa çıkmıştır bu da apayrı bi konu ... demek ki neymiş? kadınların felsefesini biliyorum dediğin anda sıçtığın andır! bir denge aramak gerekirse erkeklerin düz mantık ve çoğu zaman nato kafa olduğunu düşünürsek çok daha güven olur der geçerim! saten pislik olan hep pislik napsan adam olmaz ... onları ayrı tutuyorum!

kadınlara gelince ... denge timsali olmadıkları kesin ama gerçekten hayatın her keyifli anında onları görmek mümkün ... her zaman söylerim ... kadınlardan süper arkadaş olur ... ama ilerde sevişirseniz ona da bişey diyemem ... hormon bu ... vurdumu tam vurur kafaya! arkadaşlara bazen dikkat etmediğin olur ... kızmaya gerek yok ... sağlık açısından hormonlar önemli!

şöyle bir hayatımın 31 yılına bakıyorum da ... en güvendiklerim de en kazık yediklerim de hep kızlar ... bikaç erkek olarak nitelendirdiğimiz insanı saymazsam tabii ... peki nedir bu muhabbeti sağlayan? acaba hepsini dişi gibi görmemek mi? yoksa tam tersi dişi bilincim mi? (o ne demekse?)

hepsini geçin ... her seferinde ... seviyorum ulen ben bu kadın milletini dediğim anda olay bitmiştir ... nefret ettiğim de görülmemiştir ... nefret ettiğini söyleyene de inanmam! vardır bir kazık durumu!

kazık demişken ... ben de attım az da yemedim ilişkilerimde ... yemek de atmak da aynı tadı veriyo işin komik yanı ... yani atan da yiyen de bilsin ki değişen bişey yok! tabii adam gibi düşünebiliosanız! yoksa saten hep kendinizi haklı görür mal mal dolanırsınız!!! mal çok ... biraz farklı olmak lasım!

ben de arada mallaşmışımdır laf aramızda!

19 Ekim 2010 Salı

kin ...

bana uymuyo demek yeterli ... konuşacak bişey yok kinle ilgili ... bünyem dışı bi olgu ... ne desem zırvalamış olurum ... ama bana kinlenenlerin naptığını görüyorum ... kendime üzülüyorum tabii ki neden böyle oldu diye ... keşke böyle şeyler hiç olmasaydı ... üzgünüm ... ama tek suçlu olduğumu hiç düşünmedim ... adam gibi konuşmama izin verilmemişken bana kinlenilmesini de anlıyorum ama dediğim gibi bana göre bişey değil ve önüme bakıyorum ... arkama çok baktım ... ama artık bakacak birşey yok ... olsaydı zaten gerekeni yapardım ... artık düşünmem gereken çok daha farklı şeyler var ... kin, nefret, öfke geçmişte kaldı ... zaten bir tanesine sahiptim ... öfke ... diğer ikisini hiç hissetmedim ... aklımdan geçti ama uygulamada yapamam ...

benden nefret edenler var hala ... anlıyorum ... herkesin kendi değerleri var ve olmayınca öfke, nefret hatta kin doğal ... yanlışlar yaptım ... bana da yapıldı ... olan oldu diyip geçmedim asla ... dersimi çıkardım ... şu anıma uyguluyorum ... önemli olan da bu ...

insan sevmek ...

en zor sanattır insan sevmek ... zordur ... yıpratıcıdır ... endişelendirir ... heyecanlandırır ... neşelendirir ... üzer ... hayal kırıklıklarının en büyüklerini yaşatır ... coşturur ... keyiflendirir ... kandırır insanı ... hedef koydurur ... başkalaştırır ... kimi zaman sabitleştirir kimi zaman durağanlaştırır kimi zamansa peşinden koşamayacağın kadar hızlandırır ... güldürür ve ağlatır ... mücadele ister ... bencillikten uzaktır ... vericidir ... alıcı olmayı asla beklemez ... bazen sömürür bazense sömürmene izin verir ... değişkendir ... günden güne kendini yeniler ... birgün aniden nefrete dönebilir ... nefretten vaz da geçirebilir ... gözlerinin içini parlatır ama aynı parlaklığa son da verebilir ... ilaç gibidir ... yalnızken umutlandırır ... kalabalıkta yalnızlaştırır ... gitmeyi de sevmez, kalmayı da ... bir uzaklaşır bi yakınlaşır ... hep ilgi bekler ... ilgi vermeyince küser ... insanoğlu bu sevgisini nasıl yaşayacağını bir türlü bilmez ... belki de bilmek istemez!

iş hayatı ...

bir türlü rayına oturtamadığım olgu ... bi ara oturtucam ... ben de bu hırs ve sabır varken benle baş etmesi zor şu an ... umarım bu enerjim hiç bitmez ... yakaladığım fırsatların tam tersi yönde gittim şu ana kadar ... hep kötü tercihi seçtim sanırım ... daha dikkatli olmalıyım ... bundan sonrası çok daha iyi olacak ... beni engelleyenler yok artık ... tam tersi her türlü destek verenlerin varlığı keyiflendiriyo beni ... herkese teşekkürler ... başarılı olacağım ... emin olun!

12 Ekim 2010 Salı

değer bilmek ...

bazılarına zor gelen, bazılarının aklına bile getirmediği, bazılarının sonradan acı hissederek anladığı ve bazılarınınsa her zaman benliğinde yer edinen bir kavram ... değer bilmek ...

insan yaşadıklarına göre tepkilerini belirliyorsa, ben çoğu konuda belki daha olgunlaşmadım ama insan ilişkileri açısından ilerdeyim gibime geliyo ... onca kötü şeyler yaşadığım insanların bile değerini bildiğimi var sayarsam ... sanırım doğru yolda ilerliyorum ... elbet getirisi olacak bu yolun ama değer bilmeyenlerle yaşanan zamanlar biraz boşa harcanmış sanırım ... ama yine de değer bilmek tam bana göre bi kavram ... onlar bilmese de ben bileceğim ... emek paylaşımı yapılan her yerde değer de vardır çünkü ...

yaşananlara bakarak hayatımıza yön vereceğimize, onlardan dersler alıp bildiğimiz yoldan gitmemiz her zaman aklıma uyandı benim ... değişen pek bişey yok ... ben yine aynı benim ... ama benden sonrakiler aynı kendileri mi? bunu onlara sormak lazım!

kim olursa olsun bana kattıklarından dolayı teşekkür ederim ... benden aldıklarından çok kattıkları olduğu için herkesi seviyorum ... sevmeme nedenlerim başkadır o ayrı tabii :)

4 Ekim 2010 Pazartesi

gülmek ...

zorlamayın beni hiç kasılamam üzülmek için ... doğamda yok üzülmek kardeşim ... bi acaip üzülüoum ... uzaylı moduna sokuosunuz her daim ... size ne kardeşim? üzülmenin belli bir kalıbı mı var? ben de gülerek, iyi şeyleri görerek üzülüyorum ... hasta etmeyin adamı! beklesene sen bi! hangimiz hasta diiliz ki ... yeri gelince her türlü hastayız be! döndük dolaştık insanoğlunun bencilliğine geldik! illa ki getirteceksin di mi beni buralara? ne gerek var? habire bir kafaya takma durumundasın ... yok abi elleşme benle ben alışmışım gülmeye! bozdurmam bu keyfi ... çakırım ben her daim keyifli ... rahatıma düşkünüm ben takamam abi kafaya! hadi sen başka durağa!

27 Eylül 2010 Pazartesi

kalpler ...

o kadar iyisiniz ki dayanamadı kalplar bunca doluluğa ... tazelenmesi gerekiyo ... yanınızdayız biz hep ... iyileşmenizi hızlandıracak herkes yanınızda ... çabuk iyileşmeye bakın ... daha çok boğaz keyfi yapıcaz ... anne ve babama ...

vazgeçtiklerim ...

o ... sen ... hayat ... yerine gelir mi acaba tekrar? gelmese de kendimi bulmama bu kadar yardımcı olmaktan vazgeçer mi artık? ulaşabileceği farkındalığa vardım ben ... artık gidebilir huzurla ...

23 Eylül 2010 Perşembe

anne ve babama ...

sizi o kadar çok seviyoruz ki moralinizi yüksek tutmak için her zamanki gibiyiz ... çabuk iyileşin ikiniz de ... moralinizi yüksek tutun ... düştüğü anda biz zaten hemen yanınızdayız ... sizi seviyoruz!

22 Eylül 2010 Çarşamba

kadın ...

belki de anlatımı benim için çok uzun bir kavram kadın ... hatta anlattıkça, derinlere indikçe kadın kavramını aşan da bir varoluş ama çok basitçe kısaltabilirim sanırım ... kadın ... güzellik ... kafa karıştırıcı ... anlam katıcı ... zevk verici ve alıcı ... herşeyi unutturan ... bütün benliğini sarabilen tek canlı ... özelini de tüzelini de etkileyen tek olgu ... hayatını kurduğun temelleri derinden etkileyebilecek ender varlıklardan ... gülmeyi de ağlamayı da en derinden öğrendiğin tek organizma ...

31 yıllık hayatımda en zevkli zamanları da geçirdiğim onlar, en kötü zamanları da ... beni en sevindiren de onlar, en çok üzenler de, kafamı en çok çalıştırmamı sağlayanlar da onlar, vazgeçip önüme bakmama neden olanlar da ... kadın ... hayatın çelişkiler zincirinin en başında ...

kadındır zevki tattıran da, senden tadan da ... paylaşımın en içtenleri onlarladır; bencilliğin dibine vuruşlar da ... kişilik kavgaları onlarla başlar, özeleştiriler de ... sevgiyi de ilk onlardan alırız, ilk verdiğimiz sevgi de onlaradır ... nefreti ilk onlardan öğreniriz, nefret ettirmeyi de ... bazılarımız hayatını onlar üzerine kurar, bazılarımız hayattan tamamen kopar ... kadın ... dünyanın en güzel ama en zor yaşanan şeylerinden biri ...

her zaman karşı olmuşumdur şu klişe söze "dünya onlarla da onlarsız da olmaz!" hala karşıyım ... kadın hayata renk katar ... iyisiyle de kötüsüyle de ... erkeğin algılarını açar ... az arkamdan "odun" denmemiştir eminim ki ... her algı açandan sonra gitgide yontulur bu bünye ... ta ki kül olana kadar ...

bunalıma sokarsın ey kadın adamı! ama odur adamı adam eden ... odur hayatına denge getiren ... odur kimi zaman kafasını çalıştıran ... kimi zaman da deli eden ... ey kadın! güzelliğini izlemek bile zevk verir insana ... o güzelliğin bana da renk katar çoğu zaman ... benden sana bulaşanlarla ...

kadın! varlığını seviyorum ... zorluğunu da ... ey kadın! benden öğrendiğini kullan bana ... hep gül asla surat asma! o surat bi kere düşerse bilirim eskisi gibi olmaz asla!

doyumsuzluk ...

doyumsuz olmak, olanla yetinmemek, daha çoğunu istemek, maksimumu yakalamayı arzulamak ... zor bir insanım kabul ama engel olamıyorum kendime!

21 Eylül 2010 Salı

pozitif! yoksa bencil mi?!

hep bir uç nokta sevdalısıdır insanoğlu ... seviyor mu? sevmiyor mu? güzel mi? çirkin mi? negatif mi? pozitif mi? hiç kimse aklından geçirmez bir renkler cümbüşü benliği ... "o kötü bir insan" der geçeriz ... neye göre? kime göre? bunu derken sakın "bencil ve önyargılı olmayalım" yani biz de az biraz kötüleşmeyelim :) sanki biraz kokusu, hissi, rengi o yönde gibi ... peki acaba herkesin bir gökkuşağı gibi olduğunu kaçımız aklına getiriyordur o an ... tek dediğimiz "o adam sığ biraz ...bu kadın biraz basit mi?" yine aklıma aynı sorular geldi ... "neye göre? kime göre?" :)
acaba olumlu bakmak zor mu hayata? acaba kimin hayata nasıl baktığı önemli mi bu kadar? bir his büründü içime ... yoksa ben de mi bencilleşiyorum?! :) bencillik istesek de istemesek de ölene kadar var olacak tek duygusun ... geri kalan bi gelir bi gider ... ama seni nedendir bilinmez asla götürmez ... bi sesler duydum ... yardımseverler asla bencil olmaz ... nasıl olmaz? yardım eden hangimiz o duyguyu hissedince mutlu olmadık ... kendimizi mutlu ettik işte ... al sana bencillik :) efkar dağıtırsın bencillik ve en çok sen yüklersin! kızmayın ona çünkü hepiniz de var! ;)

hayır!

hayatı yaşamayı bilmeyene ...
yaşarken nefret edene ...
nefret ederken zarar verene ...
zarar verirken keyif alana ...
keyif alırken kendini kaybedene ...
kendini kaybederken değerlerini hiçe sayana ...
değerlerini hiçe sayarken bencilleşene ...
bencilleşirken bağnazlaşana ...
bağlanlaşırken etki altına almaya çalışana ...
etki altına almaya çalışırken üretkenliğine dem vurana ...
üretkenliğine dem vururken gözlerindeki ışığı kaybedene ...

yaşamı güzelleştirmek yerine çirkinleştirene ...

hayır!

17 Eylül 2010 Cuma

yepyeni ..

her güne tazelenerek kalkmak ... bigün önceden hiçbir şeyi devretmeden, yepyeni bir güne başlamak ... normali buyken ben uzaylıymışım gibi bakarlar ya (Seviyorum insaoğlunu) ... ben de gider bir aynaya bakarım acaba çapaklarım mı gözümde kaldı hala diye ... insanoğlunun en güzel yanı bambaşka şeyler düşünmemiz ama ortak noktayı bulabilmemiz değil mi? yoksa ben yine uzaylı moduna mı geçtim?! :)

sağlık ...

sağlığın değerini bir kez daha bugünlerde ailece yakından hissediyoruz ... anneme de babama da acilen iyileşmeleri için emir verdim ... herşey halolunca boğazda bir yemek yenir! şimdiden afiyet olsun!

14 Eylül 2010 Salı

eskiden şirinmişim be!




son 1 yıl ...

ne söyleyebilirim ki ... son 1 yılda yaşadıklarımı geri kalan 30 yılda hiç yaşamadığımı söylesem sizin için bir önemi olur mu ki? en sevdiğim iki insanı aynı anda kaybettiğimi söylememin size ne yararı olur ki? hatta kaybetmekten öteye gittiğini birinin evlendiğini, diğerinin evlenmek üzere olduğunu söylersem size katacaklarım nedir ki? koskocaman bir hiç! peki neden mi yazıyorum? rahatlamak için mi? bilmem! peki kaybettiklerim çok olduğu için mi? sanmam! kaybettiğim kadar kazandıklarım da çok! kendimi öğrendim en başta, hayatın diplerini gördüm aşk açısından, yepyeni ve tatlı insanlar tanıdım bu kötü olaylar sayesinde ... ne çelişki! kaybettiklerim çok ama kazancım daha mı çok acaba? sanırım öyle! peki beni üzen nedir? çözemememin nedeni nedir? bana ağır gelen nedir? 7-8 ay atlatmaya yetmeyebilir evet ama içimdekiler nefret değil, pişmanlık değil, kızgınlık değil, üzüntü değil ... hepsinin bir karışımı sanırım ... olgunlaşmanın bedeliyse bu içimdekiler hoşuma gitti ... sanırım bir süre daha bunları içimde yaşayacağım ... sonra da yoluma bakacağım! umarım yanımda o anda ve şu an olanlar hep olurlar! o iki insana gelince ... çok farklı açılardan düşünüyorum ikisini de ama sonunda vardığım nokta hep aynı ... umarım mutlu olurlar! bütün uyuşukluğumu borçlu olduğum bu duygular da kendi yolunu çizer elbet ... sonrasıysa belli zaten! yerinde duramaz bu bünye! :)

21 Temmuz 2010 Çarşamba

inat ...

inatçıyım derim hep ... birşeyi kafaya koydum mu yaparım ... inatçıyım derim hep aptal gibi takarım ... vazgeçmem inadımdan ... mutlu olacakken inada bindirir elimdekiyle yetinmeye çalışırım ... mutluyum sanarım kendimi kandırıp dururum oysa ki ... inadına yaparım bazı hareketleri karşımdaki çıldırsın diye ... inadına yaparım bazı şeyleri mutsuzken aslında mutlu görünüyormuş gibi olduğum için ... inadına yaparım bazı şeyleri öç almak için ... inadına yaparım bazı şeyleri sevdiğimi saklamak, kendimi güçsüzken güçlüymüşüm gibi göstermek için ... inadına yaparım bazen ... gider evlenirim mutluyum sanıp mutsuz olunca da hayıflanmam devam ederim inadıma ... kafayı inadına takarım birşeye sonucunu alamayacağımı bilsem de ısrarla devam ederim onu yaşamaya ... inadına severim hayatımı geçiririm sonunda tatmin olmam ama inadına devam ederim ... inadına başlarım biriyle ... seviyorum nasıl olsa derim içimden ... dönüp bakmam arkama inadına ... kaybettiğim birşey yok kazandığım çok şey var derim sonra birgün gelir geride bıraktıklarımı dönemeyecek kadar derinden kaybettiğimi anlarım ... aşık olurum inadına, severim, kafaya takarım ... sonra aslında başkasına inat hissettiklerimi yaşadığımı fark ederim ... inadına başarılı olucam derim ... olurum da ama olurken kaybettiklerimi hiç düşünmem bile ... inadına uğraşırım senle ... sen de benle ... sonra bir anda kopup gidince inadına nefret ederim senden ... isterim seni vazgeçmem senden inadına ... neler kaçırdım bilmem bile geçirdiğim o beni sıkıştıran, boğan kayıp zamanda ... inadına isterim seni asla vazgeçmem ama sen inadına benden vazgeçersin ... bazen gider evlenir ... bazen 15 günde birini bulur ... bazen de benle birlikteyken başkasıyla da muhabbet edersin ... düşünüyorum da ... evlenmem ... 15 günde birini bulmam ama başkasıyla aynı anda sohbet ettim galiba :) tek istediğin şey mutlu olmaksa ... bu inadı kırmayı da bilmelisin ... inatla mutluluk geçicidir ... ama inatla başlayıp sevdiysen sonra ... o zaman da insanları takmam ama herkes sana ne der onu da bilirsin ... sen de benim gibi ANORMALSİN :)

16 Temmuz 2010 Cuma

yığın ...

hayatım boyunca içimden geldiği gibi yaşadım, konuştum, davrandım, hareket ettim ... sıkıldığım zaman çekip gitmedim ama sıkan şeyi hep hayatımdan bir şekilde çıkarttım; attım bünyemden; hayata geri döndüm ... bazı şeyler vardır bilir misiniz? hani en dobra insan bile bi an paylaşmak istemez ... en patavatsız insan bile susar geçer ...

öyle bir dönem yaşadım ki hayatımda, gerçekten kimi sevip sevmediğimi anlayamadım ... kendime saygımı yitirdim ... sonra da onlara ... ama onlar daha önce bana ... sevgi geçicidir derim hep ... doğru söylemek güzel şey ama bazı doğrular da insanı üzer ... bunu bilerek yaşamaksa bence hayatın anlamı ...

son iki senem benim için bile zor geçti ... niye için? rahat bi insan mıyım? evet ... kafama takmıyor muyum? neredeyse çoğu şeyi ... ama bu benim duygusuz olduğumu göstermez ... göstermedi de ... kimin inanıp inanmadığı umrumda olmadı ama evet zor geçti o günler ... hayat devam etti ama sürünerek ...

ben başlattım ... kendim hazırladım herşeyi ... sonrası ise tam bir kaos! tam bir işkence! bitti derken çok daha beter olan bir yaşanmışlık ... hayatımda çok kötü günlerim olmuştur illaki ama onlar benim tek başıma yaşadığım günlerdir ... peki yaşatırsam aynı anda? işte bu insanı diriltendir ... kendine getiren ...

önce hayatımda en tatlı diyebileceğim insanla tanıştım ... sene 2005 ... hayatıma renk kattı en başlarda ... bana sabretti de ... sonra ipin ucu kaçtı ... o yine direndi ... sonra işler kötüleşince yapması gerekeni biras da kötü bi şekilde de olsa yaptı ... haklıydı ... ama bunu bir türlü anlamadı ... anlatmaya çalıştığımda da eski günlerine döndü hep ... insanın samimiyetini göstermesine engel oldu ... insan bu, damarlardan oluşur ... basarsan ezikken bile dirilir ... basıp durdu ... hiç susmadı ... ki saten hep haklıydı ... ama adamın tek istediği şey sadece gülmesiydi kadının ...

sonra noldu? hayatına girebilecek en güzel, en tatlı insan girdi bu adamın hayatına ... hiç bu kadar gözleri parlayan birini görmemişti daha önce ... çok sevdi onu ... o da onu çok sevdi ... peki noldu? adam yine saçmaladı ... damarına basana bastı ... o da ona tekrar bastı ... aldı götürdü bu güzel insanı elinden ... o insan da gidip hayatını başkasıyla birlieştirdi mutlu oldu ... peki ben mi nasılım? işte sanırım acaipliğim burda yatıyor ... çok mutluyum onun için de kendim için de çünkü bütün olanlar bana onun hayatımı devam ettirmem gereken insan olmadığını gösterdi ... hem de çok kısa süre de ...

asıl bundan sonrası ilginç ... damara basan tekrar ilgilendi bir süre ... ama ben nerden bilecektim oyunlar oynandığını, öçler alındığını ... sanırım biras safım ... ve hep öyle kalıcam ... öç nedir? ilkellik mi? yoksa basen savunma mekanizması mı? ikisi de sanırım ... öcünü aldı mı? kendince evet ... mutsuz etti mi beni? kendince evet ... kendi mutlu mu? sormadım ama umarım öyledir ... peki gerçekten nedir durum?

durum şu ... içimde kalanlar beni rahatsız eder ... söylemem gereken milyonlarca şey var söylemek gelmiyor içimden ... nefret ediyor muyum her hangi birinden? hayır ... çünkü başlatan benim zaten ... nefret etmeli miyim? hayır ... çünkü böyle olmasını, bu sonu isteyen bendim bir şekilde ... mutlu muyum? bu konularla ilgili hayır ama bütün bunların bana verdiği hediye bambaşka oldu ...

seni tanıdım ... o güleryüzünü, o gözlerinin içindeki pırıltıyı, o tatlılığını kazandım bütün kötü şeylerin bana getirdiği sonuca bak? kötü bir insanım ... iğrencim derken ... bana hediyesi bu mudur bütün herşeyin? ne acaip bir kötülük anlayışı var bu doğanın ... ama doğru ... doğa değil acaip olan ... acaip olan bizleriz ... hem de hepimiz ...

içimi boşaltacak mıyım? hayır! mutluysa insanlar bunu ben yapamam ... öç alacak mıyım? rahatsız edecek miyim? hayatımda ne zaman yaptım ki böyle bişey şimdi yapıyım? nefret ediyor muyum? ısrarla soruyorum kendime ... hep ediyorum diyorum ama etmiyorum ... ben bu yapıyla çok yaşar mıyım? çok güzel yaşarım da benle biri yaşayabilir mi? bence her zaman evet ama benimle yaşayan eskilere göre direk hayırdır :)

hayatımdan çıkan herkes ... bana kattıklarınız ... kaybettirip kazandırdıklarınız için teşekkür ederim ... hayatı öğrenmenin en kötü yolu kayıp vermektir ... ama insanı güçlü kılan daha da mutlu olmasını sağlayan da budur ... hiç fark ettiniz mi? ;)

tost dediğin ...

13 Temmuz 2010 Salı

10 Temmuz 2010 Cumartesi

datça ...

bu sefer gezgin modunda dolaştım biras sanırım ... ne çok yeri es geçmişim datça'da ya ... insana huzur vermesi dışında acaip sürprizlerle karşıma çıktı bu sene yarımada ... denizle ilgili konuşmaya gerek yok ... süper ötesi ... doğayı saten bilen bilir ... bilmeyenlere anlatsın ... yoksa blog sayfasına ek bi de site kurmam gerekir ... süper dinlendim ... kafamda bir dolu şey vardı bir düzene girdi gibi ... eylülde bir tur daha atabilirim sanki bu tarafa doğru ... herkese tavsiye ... özellikle yüzme sevenlere ;)

30 Haziran 2010 Çarşamba

pesimistim kendimce ...

pesimistim kendimce ... neden olamıyorum diye ... neden hayata kötümser bakamıyorum? neden insanları seviyorum? neden herşeyi iyi yönünden görüyorum? neden kazık yiyince yemeğe devam ediyorum? neden kin gibi nefret gibi kötümser kelimeleri sokamıyorum hayatıma? neden hep gülmeyi seviyorum da ağlarken bile gülüyorum ... neden gerçekten üzüldüğümde doya doya karamsar olamıyorum? neden hep pozitif düşünüyorum? neden herşeyi sevip, hiçbişeyden nefret etmiyorum? neden kin gütmüyorum? neden nefret edemiyorum insanlardan? neden sevmediğim birşeyi bile seve seve yapıyorum? neden konuşmayı dobra dobra yapmayı seviyorum? neden içime kapanamıyorum? neden negatif iyonları bedenime çekemiyorum? pesimistim kendimce ... pesimit olamıyorum diye! pesimistim kendimce ... nefret etmeyi bilmiyorum diye ... pesimitim ben ... pesimit olmayı bilmiyorum diye ...

daha doğmamışsın!

hayata ilk gözlerimi açtığım gibiyim ... sevgi her yerimde ... denge yok ... biri beni sardığında ağlarım ... bıraktığında ağlarım ... oynadığında ağlar ... sevdiğinde ağlarım ... benim yüzüm aslında güler ... ağlayan ben değilim ... beni bekleyen güpgüzel hayattır ağlayan ... sevinçten ağlar hüzünden değil ... sen hiç ağlamadın mı sevinçten? daha doğmamışsın ki!

28 Haziran 2010 Pazartesi

o ağızda kalan tad hep değişir derler ...

farklıdır bu hayatın anlamı ... değişir her an bakışlar ... seversin bir gün çiçeği ... ertesi gün dikene dönmüş çiçek ... almış senden bir parça kanı ... katmış bünyesine ... sana kalan da donmuş bir kan parçası ve hissetmediğin acı ...

birgün uyanırsın kötü birşeyler hissederek ... her gittiğin yerde, her baktığın şeyde, her insanda kusur ararsın ... sanırsın ki hayat çok kötü ... hayat keyifsiz ... sonra bir anda birşey olur .. sen bile anlamazsın bazen nedir? ama için gülüyo ... neşen herkesi ışıldatıyo ... sorarsın kendine .. bu tad çok mu şekerli diye ...

en önemli günündür bugün ... hedefe ulaştığın gün ... o beklediğin gün ... ama demezler mi? beklenti dediğin ulaşınca sıkar ... beklenti dediğin küçüğü büyük yapar ... peki o küçük hiç büyümüyorsa ... o zaman ağzının tadı ekşimez mi?

hayatının en üzücü günüdür ... o ölmüştür ... çekip gitmiştir ... ağlarsın ... sızlanırsın ama hatırlamaz mısın ne demişti? nolursa olsun beni gülerek hatırla ... ben seni öğle hatırlıycam ... ekşi, acı tada nolur şimdi ... hissediyor musun? o seni güldürüyor ...

o ilk heyecanı hissedersin ... bazen miden bulanır ... bazen kalbin hızlı hızlı çarpar ... avuçlarının içi terler ... dizlerinin bağı çözülür ... kendini iyi hissedersin ama vücut bunu biraz ters belli etmez mi? yüzün güler tamam ... ama ya konuşamazsan ... ya heyecandan bayılırsan ... nedir bunun tadı? aşk mıdır neşeli neşeli? heyecan mıdır elden ayaktan kesici? yoksa en sevdiğim ikisi de bir arada ... tadı müthiştir ... hiç tattın mı?

bebektir o sana gülen ... bebektir o sevgi isteyen ... bebektir o masum ... bebektir o sana güç veren ... var mı senden mutlusu? bence var ... sana sahip olduğu için odur asıl olan mutlu ...

tadı nasıldır hayatın? ekşi mi? tatlı mı? acı mı?

yoksa hepsinden tatmanın verdiği haz mıdır keyif veren ...

şunun farkındaysan sorun yok ... ne yaşarsan yaşa bu hayat her zaman keyif verecek ... kötüden keyif mi alınır? çınladı kullağım! almasını biliyorsan herşeyden keyif alınır ... ama kelime anlamı değişir mi? belki de ... ders alınır ... acı alınır ... neşe alınır ... sevgi alınır ... eğer varsa aynen vereceğin bişey ... durma almak güzeldir ama vermek kadar değil ...

hissettin mi o tadı?

sonisphere ... kemiklerimi sızlattın


foto moto yok ... olsa da koyan olmaz ... her yerim ağrıyo ... cuma günü 8'de iptaldim ... Cumartesi sallamadım ... pazar günü de yaşlı olduğumu ama ruhumun genç olduğunu anladım ... neyini anlatıyım kardeşim? böyle bir festival asla kaçmazdı ... gittik ... gördük ... yaşadık ... coştuk ... içtik ... benim gibi bayılan oldu mu bilmem ama ... bir daha öğlen 12de içmeye başlarsam diycem ... bunu her daim söylüyorum kim ipler ... iplemek derken ... kötü biri olmadığımı, benden öç alanları, beni üzenleri sonunda anladığımı ve ne yapmam gerektiğini belki de böyle kafa boşaltıcı 3 gün bana göstermeyi bekliomuş ... isim yazmak isterdim ama artık fark etmes ... hepinizi havale ediyorum gerekli yerlere ... içimde bir nefret veya sinir yok ... sadece kızdığım kendimim ... herkesin başına gelen benim de başıma geldi ... gereğinden fazla sevgi gösterdim ... insanın aklına sonisphere'in böyle çıkarımlar yaptırabileceği asla gelmez ... ama ben de çıkarım insanı değilim ... midem bulanır, başım ağrırsa vardır bi bokluk derim her daim ... duygusalım ama duygu adamı değilim ... sonisphere ... yaşlanmaya başladım ... ama ruhum genç ... hem de çoğunuzdan!

24 Haziran 2010 Perşembe

rakı içmeyi bilmek! yoksa bilememek mi?! (sponsored by güliz)
















kendimden ...

kafama göre takılırım diyip diyip duruyorum! ne demek bu diye düşündüm geçenlerde ... sanki insanlar öyle yapmıyormuş gibi ukala bir cümle ... ama birşeyi fark ettim ... anneminde dediği gibi: "oğlum insanlar seni ya çok sever ya da nefret eder. Ortası yok! Herkese hitap eden bir tip değilsin!" ... ilk duyduğumda kafam karışmıştı ama sonra anladım bu cümlede yatan anlamı ... kafana göre takılıyorsun! İnsana aynı kafadakiler sever, farklı zihindekiler nefret eder gibi geliyor ama tam tersidir durum yaşananlardan! Anlaşılan içimizdeki kıskançlık ve ben de yaparım nolacak huyu ortaya çıkıyor! Aynı adam beni sevmez ... çünkü onun aklında da olanı ben yapmışımdır ... Acaba dedim kendime ben de nefret ediyor muyumdur? Onda da kolaya kaçtım hemen ... ben nefret etmekten nefret ediyorum! İnsandan değil, kendinden nefret eder insan aslında ... Sayılır mı bu? Farklı adam neden sever peki? onu henüz hiçbir farklı adama sormadım ... Farklı adam ne demekse? :)

yeniden ...


özlediğim birşeyi tekrar yapmaya başlamak ... kolay olacak ... asla zor değil ama bu sefer herkesten birşeyler olsun istiyorum ... herkes, her türlü dalabilir ... başlıyalım ...
Powered By Blogger