Hakkımda

Fotoğrafım
istanbul, kadıköy
hayatın keyfi kendi içinde saklı ..

28 Eylül 2012 Cuma

dostluk ..

dostluk .. yazması uzun, yaşaması ise anlıktır .. o his ilginç bir his .. içinde sevgiyi de, güveni de, dertleşmeyi de, dinlemeyi de, kavga etmeyi de barındırır .. bi kere başladı mı her zaman orda bi yerlerdedir .. cinsiyet tanımaz .. çok saf ve beklenti içermez bir varoluştur .. kendiliğinden gelişir .. asla zorla olmaz .. iyi günde, kötü günde her zaman ordadır .. asla senden vazgeçmez .. işte size dostluğun çok kısa ve ince detaylı özeti ..

bana gelince .. nasıl bir dostum? bunu aslında kendime değil de beni dost bilenlere sormak lazım ama şu an için görüldüğü üzere imkansız .. ama birkaç söylemden belki çıkar .. "abi o kadar rahatlıyorum ki senle sohbet ederken bütün kafamdakiler öteleniyor ..", "olm o gülümsemen var ya o bile yetiyor", "kardeşim sen dertliyken seni dinlemek bile beni acaip motive ediyor. seviyorum ulen seni!", "Alp .. ilginç bir adamsın ama sana herşeyi rahatlıkla anlatabiliyorum. Neden böyle?", "olm birşeyi de kafaya tak .. sabahtan beri dert yanıyorum bir kere kızmadın .. ya bırak ya!" .. buna benzer söylemler benden dost olunur mu acaba kısmını bana düşündürtse de bir boklar oluyorum sanki de ne oluyorum anlamadım o.O

benim dost kavramıma gelince .. beni eleştirecek mutlaka arkadaş .. abuk bişey yapıosam söyleyecek .. iyi-kötü birşeyler mutlaka söyleyecek .. salla gitsinse mod sallayıp gidecek .. bir şekilde elim telefona gidip arıycam arkadaş .. çok sevmem malum telefon etmeyi .. aklıma gelmez insanları aramak ama sıradan bişeymiş gibi aratacak .. "naber? napıyorsun?"u dedirtecek bana .. küsecek ama hep bir şekilde iletişime geçtiğinde hava yapmayacak .. esnek olacak .. benim gibi bi adama dayanacak (nasıl bir adam sorusuna ilerleyen günlerde cevap vereceğim) .. hep pozitif olacak arkadaş .. surat assa da gülecek birşeyler hep bulacak .. enerjisiyle belli edecek kendini .. en önemlisi kim olursa olsun özletecek .. "ulen şimdi olsaydı ne içerdik" dedirtecek .. asla beni ben olduğum için yargılamayacak .. bir şekilde olmak istemese bile o an yanında olacak .. (ben yapıyorum bunu sanırım .. belki de ender iyi huylarımdan (!)) ..

kısaca .. dost dediğin hep orda bi yerde olacak ..

unutmayın .. hayatın keyfi burda bile yine içinde saklı ..

26 Eylül 2012 Çarşamba

rahatlama ..






kafasal devrim ..

devrim kelimesi hep hoşuma gitmiştir .. bana hep Atatürk'ü hatırlatır ki bana Atatürk'ü hatırlatmayan modern bir kavram neredeyse hiç yok .. insanın kendi içindeki devrime gelirsek olay çok daha farklı boyutlara ayrıştırılabilinir .. karakter devrimi, yaşayış devrimi, karşı cinse bakış devrimi, hayata bakışsal devrim, vs .. konu kişinin kendi içinde yaptığı devrime uyum sağlama sürecidir .. devrim kelimesi "yenilenme", "modernleşme", "farklılık yaratma" gibi kavramları içine alsa da kişinin uyum sağlaması asıl "devrim"dir kanımca .. yoksa herşey lafta sözde kalır .. kaldırmamaksa kişinin kendi elindedir ..

devrimlerin en genel çaplısıysa "kafasal devrim"dir .. herşeye bakış açımızı bir şekilde değiştirmemiz kavramı üzerine kuruludur .. büyük fedakarlıklar ve sıkıntılar içerebileceği gibi keyifli değişimleri de içerir .. ikisini dengelemek ise en dikkat çekici taraftır .. denge her zaman önemlidir .. ama dengesiz olunursa da zarar görmeden atlatılabilinir .. yeter ki pozitif olunsun ..

kafasal devrim .. kişinin geliştiğini gösteren en belirgin hareketlerden biri .. her devrim sancılarıyla olur ama sonunda mutlaka gelişime açıktır .. ama geriye gidişe sebep olursa onu da engellemek gerekli .. asla geriye gitmemeli insan .. asla geçmişiyle yaşamamalı hep önüne bakmalı .. kim ne derse desin kendi değişimini kendi yapmalı .. asla başkasına bırakmamalı ..

hayatın güzel yanı değişikliklere hazır olmaktır .. hazır değilsen hayatla sorunun vardır .. devrim kavramı insanın her zaman kafasında bir yerde olmalıdır .. yoksa asla ilerleyemez, sabit fikirleriyle kalır, zamanla içinde de yok olur gider insanoğlu .. o yüzden hep yeniliklere, değişimlere açık olmalı insan .. asla ilerlemeyi durdurmamalı .. asla devrimden vazgeçmemeli .. devrimin içindekileri özümsemeli .. devrime devrimler katmalı .. hem kendini hem çevresini hem de hayatı dahil etmeli devrime ..

asla unutmayın .. kendini yenileyen insanlar hep mutludur .. hep tatminlidir .. sabit kalanlarsa belli zevkler ile yetinir ..

olay şunu unutmamak: hayatın keyfi yine ve yine kendi içinde saklı ..

silkinme günü .. vazgeçme!

tarih yazmaya gerek yok sanırım .. bugün silkinme ve harekete geçme günü .. bu aralar sadece söylemlerimde kalan harekete geçme bugün itibariyle aktif hala tam olarak geçiyor .. şu anda bulunduğum ortamlarda sakinliğimi koruyup idare etme moduna geçiyorum .. sonrasında ise planlı bir şekilde asıl yapmam gerekenleri yapmaya başlıyorum .. bazen silkinmek gerekir .. hayat durağana, tek düzeye veya istemediğimiz bir yola doğru meyil aldığında .. işte o gün bugün .. tarihi benim yerime sen not alıosun zaten sayfa .. ayrıca not etmeye gerek yok ..

insan her zaman kendi istekleri doğrultusunda ilerlemeli .. riskleri göze almalı ve yola çıkmalı .. o riskler ki doğru yola yönlendirecek .. o sekteler ki birşeyleri öğretecek .. asla asla bildiğinden şaşmamalı insan .. ders almalı ama şaşmamalı .. insan içinden geçenleri yaptığı sürece mutludur .. insan içinden geçenleri yaptığı sürece olumlu ve üreticidir .. insan içinden geçenleri yaptığı sürece hep neşeli ve mutludur .. asla ama asla kimseyi dinlemeyin .. hep içinizden geçenleri yapın .. bazı zorluklar için duraksasanız da, bazen birşeyleri kısa süreli erteleseniz de asla isteklerinizden vazgeçmeyin .. isteklerdir insanı mutlu eden .. isteklerdir kafaları çalıştıran .. asla vazgeçmeyin ..

işte bugün bunları yapmak için doğru gün .. ben kendi adıma başlıyorum .. belki beni destekleyici gelişmeler olur diye de beklemiyorum ama olursa şeker gibi de olur .. olmazsa da kendim oldururum .. asla kendinize güvenmekten vazgeçmeyin .. en önemlisi güvendir .. kendine güven .. fikrine güven .. yaptıklarının arkasında ol .. asla mutsuz olmazsın .. eğer kendi istediklerinse yaptıkların .. bazen kötü olabilir sonuçlar ama asla pes etme .. silkelen yeni baştan başla .. vazgeçmek kimseye yakışmaz ..

unutma .. hayatın keyfi kendi içinde saklı ..

sakın vazgeçme!

25 Eylül 2012 Salı

insan tanımak ..

insan tanımak güzel bir kavram ama kendi özel hayatında ayrı, iş hayatında apayrı bir kavram olarak değerlendirilmesi gerekilebilinir kimi zaman .. eğer yönetici isen çok daha dikkatli olmalısın .. ama herkes yönetici olamaz .. bu da ayrı konu ..

bazı yöneticiler, kişiyi tanımadan, geçmişine bakmadan, önyargılarıyla hareket edip o kişinin tüm düşüncelerini alt üst eden saçma veya tutarsız kararlar verebilmekteler .. dediğim gibi herkes yönetici olamaz .. kısa vadede iyi gördükleri şeyler uzun vadede sonları olabilir .. günü kurtarmak asla işe yaramaz .. ancak kendini kandırma ve kötü sonu ileriye atmaktan öteye geçmez ..

bunun da haricinde en önemli konu kişiyi gerçekten tanımak ve geçmişini de işin içine dahil ederek kişiden verimi sağlayabilmektir .. bunu yapabilen kişi gerçek yönetici, geri kalanı da üzgünüm ama fasa fisodur ..

hele ki profesyonel ortamda değil tam tersi amatör bir ortamda ise (bir yerlere tırmanarak gelmedi ise) o zaman ne yazık ki herşeyi tepe taklak edebilir .. bugün veya yarın illaki patlama olacak ama Türk insanı ne yazık ki son an insanıyız .. anlamamız biraz geç oluyor .. normal karşılıyorum artık .. hayat zor çoğu insana .. ama farkında değiller .. o ayrı ..

asla insanların dediklerini kale almayın .. hele ki kendi napacağını naptığını bilmeyen insanların .. uyanık olduğunu sananların .. kısa vade düşünüp göz boyayanların .. herkesi eleştirip kendisine asla dönüp bakmayanların .. kafası asla çalışmayanların .. çok konuşup az iş yapanların .. kurnazların .. arkadan konuşanların .. kötü kalpli olanların .. kısacası size uymayanların .. asla kale almayın .. alıosanız sizde bir sıkıntı var demektir ..

unutmayın hayatın keyfi kendi içinde saklı ..

kararlar ..

hepimizin hayatın akışı içinde vermesi gereken kararlar vardır .. bazıları gelişine verilir hayatın, bazıları planlı programlı, bazıları zorunlu, bazıları da birşeyler artık sıkıyorsa, en önemlisi tatmin vermiyorsa artık o akış .. önemli olan kararı verdikten sonra iyi yola girmek için biraz uğraşmaktır .. uğraş konusunda biraz sıkıntılıdır insan yapısı ama gerçekten isterse ve zevk alarak üstüne giderse verdiği kararın sonucu inanın güzel olur .. kötü olsa bile üzülmez .. zevk alarak bireyleri yapmak bile hormonları çalıştırır malum ..

bu aralar bazı kararları verme aşamasında bir bünye olarak bu sürecin keyfini çıkartmaya çalışırken, vazgeçtiğim şeylerin de verdiği sıkıntıyı nötralize etmekle uğraşıyorum .. harbi sıkıldım .. üstüne bir de insanların keyif dolu (!) konuşmalarını bir şekilde kulak algılayınca "bitse de gitsek" modumun dozajı artıyor arkadaş .. bazı şeylerden vazgeçtim bile .. geriye benim verdiğim kararları hızlı bir şekilde daha da aktive etmek .. aktive etme kısmı önemli .. çünkü bir kere aktive olduğu an arkana bakmadan yol alırsın .. alamıyor musun? demek ki daha vazgeçemediğin birşeyler hatta veremediğin kararlar vardır ki o zaman biraz daha oturup düşünmek lazım ..

unutma insanoğlu! hayat senin keyfini şekillendirmenle alakalı tatmin verir .. zorla birşeyleri yaptığın sürece asla mutlu olamazsın .. sadece kandırırsın kendini .. o yüzden uyan ve harekete geç .. seni sıkan şeylerden kurtul .. zevk verenlerine geç .. yoksa hayat öyle senin düşündüğün gibi asırlar boyu devam etmiyor .. ve asla unutma zevk veren şeyler yaratıcılığını da arttırır .. sen dahil herkese keyif verir .. bundan güzel birşey var mı? tabi ki var .. asla gülmeyi ve mutlu olmayı unutmamak .. bazen enerji düşer ama her zaman ordadır .. asla ama asla UNUTMA!

hey! hayatın keyfi kendi içinde saklı ..!

11 Eylül 2012 Salı

değişiklik ..

hayatın her döneminde bazı şeylerden vazgeçer yeni şeylere yöneliriz .. bu bazen belli etmeden kendini olur; bazense köklü değişikliklerle tüm hayata bakışımızı ve felsefemizi değiştiririz .. böyle durumların ne zaman olacağı bazen tahmin edilemez ama genelde önceden belirtilerini verir .. çoğunluklaysa planlı, programlı ve sonuç odaklı yaparız bu değişiklikleri .. amacımız keyfimizi arttırmak, yaşam kalitemizi yükseltmek, bazen de komple değiştirmektir ..

değişime nasıl baktığımız her zaman keyifli konulardan biri olmuştur .. olaya negatif yanaşırsanız hep patlarsınız en başta .. bazen alışmak gerekebilir doğru ama asla negatif yanaşılmamalıdır olaya .. negatiflik kimseye hiçbir zaman hiçbirşey kazandırmaz .. hele ki her an eleştirel bir negatifseniz yaşamayın daha iyi ..
pozitifliğin de bokunu çıkartmamalıyız ama asla .. tedbirli olmalıyız her zaman .. değişime kısa sürede uyum sağlamak elimizde ama hep olumlu bakmalı .. yoksa asla uyumlu olamayız .. hep yadırgarız iyi olanı da ..

hayatım boyunca paso birşeyleri değiştirdim .. (örnek kız arkadaş - inanın en pozitif bakılması gerekilen kavram) .. asla negatif düşünmedim .. kaybettiğim şeyler için değerlerinden dolayı üzüldüm ama asla saplanıp kalmadım o duyguya .. her zaman olayın iyi bir yanını bulmak için uğraştım .. tabi ki her zaman pozitif olamaz insan ama kendini kısa sürede toparlamayı bilmeli .. enerjik olmak hayatın en güzel kavramlarından biri .. güleryüzlü olmayı da yanına eklersek süper bir bütünlük olur sanki .. ama her an olamıyor .. haklısınız .. olmasını sağlamak da elimiz de onu da ben söyliyim de ..

değişim her zaman olumlu olmayabilir ama olumsuzdan bile olumlu birşeyler çıkartmak insanın işi .. boşuna kafamızın içine kıvrımlı organı koymadılar .. biraz çalıştırmak lazım sanki ..

asla unutmayın .. hayatın keyfi yine ve her zaman kendi içinde saklı .. yaşamasını bilene!

10 Eylül 2012 Pazartesi

pentagram - now and nevermore

Light my shadowing skin
Bright my way out of sin
Mind wallow in clay
In cage made up of veins
Whirling into grace
Searching my source
Dancing through the space
With higher inner force
Heading for the blast
Shine in my core
No future and no past
Now and nevermore
Night my oldest friend
We came to an end
Not in the chase at glacial pace
Open my arms to final embrace







7 Eylül 2012 Cuma

kendinle barışık olma ..

çoğumuzun kendinden nefret ettiği, sıkıldığı, küfrettiği, ezik hissettiği, hatta kendini aşağıladığı, hor gördüğü, duvardan duvara vurduğu zamanlar olmuştur .. (düşündüm de benim pek olmamış! artist!!!) aslında hiç olmaması gereken bir durum olduğunu açıklamama gerek yok ama bnirkaç birşey söylemek geldi içimden ..

mesela .. kendisine saygısı olmayan bir insanın asla başkalarına saygısı olmasını beklemeyin .. saygısı varsa başkasına o insan pek normal değildir anlayacağınız .. biraz eziklik var ne yazık ki ve ne deseniz adam da olmaz .. ancak kendi uyanacak birşeylere de öyle adam olma ihtimali olabilir ..

hata yapmayan insan yoktur .. ben yapmam diyen bunu söylerken zaten yapıyordur .. önemli olan hatalardan ders çıkartmaktır; hayata küsmek değil .. bazılarımız bu küsmeyi abartıp tüm hayatımızı zehir etmemizle meşhuruzdur .. hele ki biraz takıntılıysak bittik yani .. yeme de yanında yat .. hem kendi hayatımızı, hem de çevremizdeki çoğu bize benzeyen insanın hayatı dibe vurabilir sayemizde .. çözüm .. soğuk bir duş, temiz bir uyku, pozitif düşüncelerle uyanmak .. başka da çözümü yok benden söylemesi .. hayata pozitif bakmayı öğrenicez .. başka yolu yok .. yoksa çok sıkıcı oluyoruz .. oluyorsunız arkadaş .. (ben değilim böyle! artist!!!)

en ufak şeyden bambaşka anlamlar çıkarmaya yönelik yapılar vardır çevremizde .. benim var açıkçası .. a konusuna bozulurken yanına b, c, d'yi de eklemeyi sever böyle tipler .. bazıları z'ye kadar ulaşabilme yeteneğine de sahiptir .. (şaka değil!) anlamazsınız ne demek ister? ne söyler? neden üzülür? neye bozulur? neye sinirlenir? bu insanların yapması gereken, dışarı çıkıp uzun bir yürüyüş yapmak, üstüne de buz gibi iki bira çakmak .. bakın nasıl kendinize geliyorsunuz!

bir de kendiyle acaip barışık insanlar vardır .. bu insanlarla zaman o kadar çabuk geçer ki "bi daha .. bi daha" diye haykırırsınız içinizden .. (bazen dışınızdan ;)) bu insanlar yaşam fışkırır .. hayat doludur .. yüzleri değil sadece bütün vücutları güler .. hayata renk, size fark etmemelerine rağmen kendileri enerji katarlar .. tabi ki bu insanlar da üzülür, kızar ama asla takılıp kalmazlar .. hayat devam ediyordur onlar için hep .. daha yapacak çok şey vardır .. böyle olmak genelde doğuştandır veya zamanla kazanılabilinir ama kazanmak için rahat olmak gerekir .. kasarak böyle olunmaz .. doğal akışta olunur .. bu insanlar keyif fışkırır .. size bile fışkırtır ..

daha pekçok şey söylenebilir bu konuda ama tek akılda kalması gereken her zamanki gibi "hayatın keyfi içinde saklı .."

yaşamayı sevin .. asla ama asla pes etmeyin .. kafaya değil çoğu şeyi poponuza takın ki çıkıp gidişi kolay olsun!

5 Eylül 2012 Çarşamba

içki kültürü ..

herkeste az çok olan, keyifli yapınca zevk veren, dertliyken asla işe yaramayan, muhabbeti doruk noktalara çıkartan, eğlenceye renk katan, özel anların eksik olmayan bir parçacı .. içki .. iyisiyle kötüsüyle hayatın içinde olması gereken ve gerçek anlamda kültür gerektiren bir kavram .. (az çok bende de vardır o kültür .. artistim!)

içkiyle tanışmam beni tanıyanlar için bilindik bir hikayedir .. ama kısaca aile mesleği desem yeterli olur sanırım .. dededen babaya geçen bir şarap kültürüyle başlar; hayatımın sonuna kadar da zevkle bir parçam olacak kültür mirası ..

öncelikle şaraptan çok anlamam ama kendimce bir fikrim var diyip şarap kısmını kısa kesmek en iyisi yoksa şarapçı oğlu muyum yoksa düşmanı mıyım şarabın birbirine karışabilir .. ama şunu hiç atlamadan söyliyim .. çok yaşamadım ama şarapçılık harbiden iyi bir meslek, hatta yaşam biçimi .. bazen italya'da, ispanya'da veya california'da doğsam fena olmazdı derim içimden .. uçsuz bucaksız bağlar ve eski tarz bir ev hiç fena olmazdı .. tam keyif adamı işte ..

bunun dışında kronolojik olarak içkiyle bağlantımı özetliyim ..

ilk şarapla başladım .. evet .. zaten zorunlu .. ayıp ya! aile mirası ama o macera kısa sürdü .. neden? üzümü bile hala zor yiyorum belki bundan olabilir .. kısacası bana pek uymadı ama hala "buzbağ" içerim .. "papazkarası üzümü"ne bayılırım .. "öküzgözü, boğazkere, kalecikkarası" denince antenlerim oynamaya başlar .. bunlar ayrı konular .. derine girmeyelim :)

sonra klasik bira dönemi ki o bir başlarsa asla bitmez .. bir bardak buz gibi biranın hazzını ancak seks verebilir açık açık söylüyorum .. bazen kadının yerini bile alabilir .. dırdır yapmaz en basitinden ..

üniversite yıllarımı votkaya vermişliğim doğrudur .. ta ki babamın "çocuğun olmaz olm" demesine kadar .. o dönemler düşününce ve Rusların halini görünce doğru bir tesğit kanımca ..

votkalı dönemlerimde yaptığım balyozlu gecelerimi unutmadan geçemiycem (votka-cin-likör karışımı) .. benim dışımda da unutmayan bir dolu insan var o da kesin .. hala gülerek anlatırız o günleri ki kalıcı izleri de vücudumuzda mevcuttur .. ölene kadar da bizimle gelecek ..

ve final tabi ki rakı .. asla vazgeçilemez şey .. muhabbeti, dostluğu, yemesi-içmesi, eğlenmesi, keyfi bambaşka rakı .. "rakı seven kadın candır!" mantığını aşılaması için bile denenmesi gerekli bir keyif aracı .. efkarlıyken rahatlatan, keyifliyken keyfini paylaştıran, muhabbetin dibine vurduran, yemek tadımını güçlendiren yegane alkol .. sevmeyeni de var işin ilginci ama açık açık söyliyim çocukken kokusundan kaçmışlığım vardır .. şimdiyse evimde herşey biter ama asla rakı bitmez felsefesini yerleştiren, kendi kişiliği olan alkollerin en karakterlisi ..

keyif adamı seçimini yaptı .. alkol mutlaka az veya çok bir yerlerde olmalı .. keyiflerden vazgeçilmez .. ancak sonuna kadar sömürürcesine kullanılır ..

hepinize yarasın!

eleştiri ..

tüm insanların karşısındakine bol bol uyguladığı bir yaşam tarzı desem yeridir .. o kadar ki bazı insanlar sadece eleştirmek, laf sokmak ve bundan tatmin olmak üzerine oldukça basit, dar ve ilginç bir hayat felsefesi benimserler .. o kadar ki tatmin olma duyularını sadece başkalarıyla uğraşmak, kötülemek, yerden yere vurmak üzerine kurarlar ki ne yediklerinden, ne içtiklerinden, ne de hayatın diğer zevklerinden mahrumdurlar .. mahrumiyet ne kelime sorsanız onlar ne diye, biraz düşünüp suratınıza aval aval baktıktan sonra "ya bi ara yapıyordum ben de galiba" diyebiliteleri yüksektir.

neyse bu işin cılk kısmı .. asıl olan gerçekten eleştirmeyi  seven bir canlı türüyüz ama nedense sadece karşımızdakini, kendimize gelince toz kondurmayız .. konduranı sevmeyiz .. konduranı seveni bile sevmediğimiz olmuştur .. bazen neden yaşıyoruzu sorgulamadığım olmuyor değil açıkçası .. bu nasıl bir saykoluktur?

eleştri yapıcıysa ve sonunda çözüm veya doğru yol gösteriyor; ayrıca karşındakini kırmıyorsa işte bu insan olayın profesyonelidir ki böyle tipleri bulmak okyanusun dibinden ufak bir taş çıkartmakla aynı zorluk derecesine sahip olabilir kimi zaman ..

yapıcı eleştiri nedir? yapıcı eleştiri yapılmayanı yaptıran, yanlış yapılanı düzelten, hiç yapılmayanı yaptıran, yapılırken daha da güzel sonuçların alınmasını sağlayan, kırıcı olmayan, hatta bazen fark edilmeyen ama bir kulaktan girip içerde yer eden eleştiri türüdür .. böyle eleştirileri başımızın üstünde dolaştırmamız gerekirken biz insanoğlu napıyoruz? bilin bakalım napıyoruz? bu kadar üretici ve iyi niyetli olan eleştiriyi yerden yere vurup, yapanı da bir o kadar yerin dibine geçiriyoruz .. arada hatasını anlayıp toparlamaya çalışanlar olsa da daha da beterini yapıp bir de o güzel eleştiri sahibini kötülüyoruz .. sonuç .. gerizekalı olmamıza 1 adım kalmış olma ihtimali yüksektir ..

kırıcı eleştiri nedir? sadece laf olsun diye atıp tutarak, hiçbir üretici yanı olmadan sadece laf sokmak için yapılan eleştiri türüdür .. daha da uzatırdım açıklamayı ama karamsarlık sevmem ben .. yoksa kitap yazılır bu konuda .. ne yazık ki hepimizin ağırlıkla yaptığı eleştiri türü (ben de yapıyorum!) .. peki sebebi nedir? genel kavram altta kalmama duygusu, bazılarında gurur (ki ben bu kavrama inanmam .. çok aptalca), bencillik, vs vs .. yani kısaca kişinin kendi içinde geliştirdiği ego-centric tavırlar .. gerek var mı? hiçbir zaman yok .. arada var bile denemez .. peki neden böyle oluyor? çünkü hepimiz birbirimizden farklıyız ve birbirimizi anlamak zorumuza gittiği için, kendimizi ortaya koyup kısadan kesip atıyoruz .. sonuç .. insan kırma, kaybetme ve daha da ilerisi düşman yaratma .. gerek var mı? yok ama kolay eleştiri türü olduğu için herkes yapıyor arkadaş .. yapmayan yok .. düzelmenin yolu ne? ilk başta susmayı öğrenmek, daha sonra dinlemeyi öğrenmek, en sonda da kafayı çalıştırmayı öğrenmek .. işte en zor kısım o zaten .. kafa çalıştırmak .. o bile zorumuza gidiyor .. bu nasıl bir canlı türüdür?

bir önemli nokta da eleştirirken ki bu bazen yapıcı eleştiride de oluyor kelime seçimlerindeki özendir .. öküz gibi konuya girip yapıcıyım diye çıkamazsınız kardeşim .. (bu konuda kendime de kızıyorum!) kalp kırıcı olmak kolay, kalbi iyileştirmek zordur .. insanların geneli yapılanları unutmaz .. bir kısmı da kincidir .. asla unutmayın bunu .. o yüzden kelimeler doğru seçilmeli .. bazen seçseniz bile karşı tarafın size bakış açısından dolayı napsanız yaranamazsınız ama siz yine de kelime seçimlerine dikkat edin! bencil olmayın ulen! ben de! ;)

unutmayın .. hayatın keyfi içinde saklı .. onu ortaya çıkartmak sizin elinizde!

4 Eylül 2012 Salı

kafaya takar gibi olup takamama durumları ...

insanoğlu kafası çalışan (!) bir canlı olduğu için beyninin içinde bir dolu fikir, düşünce, sevinç, üzüntü, vb .. şeyler taşıyabilme potansiyeline sahiptir malum .. fakat bazıları kafaya çok takma, bazıları hiç takmamalarıyla bir farklı gözükürler diğer insanların gözüne .. bugünki konu da bu olsun bakalım neler çıkacak içinden ..

kendimi ele alıyım mı diye düşündüm vazgeçtim .. 3 cümle sonra konu tıkanacak .. çok şeylere takması gerekirken takmayan, takılmaması gereken şeylerle de inadına uğraşan bir insan olduğum için bu konu biraz ben de derinlemesine irdelenmesi gerekilen bir konu gibi duruyor .. belki de durmuyor ya salla!

genele bakarsak, bazı insanların ota boka kafaya takma huyları beni hep eğlendirmiş, bazen de açık açık düşündürmüştür nasıl beceriyorlar diye .. hatta daha da ileri gidip "ulan ben neden rahatsız bir tip olamıyorum?" demişliğim de vardır da hatadan hep erken dönerim ..

diğer tarafa bakarsak da böyle tam "çiçek çocuk modu"nda insanlar görürüz ki hep çiçek çocukları rahat biliriz ki büyük yalan .. adamların derdi Dünyevi sıkıntılardan uzaklaşıp, düzeni eleştirmek arkadaş .. o zaman nasıl rahat olacaklar? rahatsız oldukları için eleştiriyorlar düzeni yaw ..

neyse konu sapıtmasın .. hiç sapıtmaz ya!

kafaya çok takmak kimseye birşey katmaz .. bunu biliyoruz .. ama hiç sallamamak da pek normal gözükmedi bir an gözüme ki tercihim bu taraftan yana .. yani ben normal değilim .. bu mudur? hoş herkes bir anormalliğimi buluyor o yüzden salla! (takamıyorum hocaaa!!!)

takanı da seviyorum, hiç takmayanı da .. her ikisi de bambaşka yapılar .. önemli olan her birinden keyif alabilmek .. eleştirmek kolay, yaşamak zordur insanları .. denemesi bedava arkadaş .. zorlanmanın anlamı ne? bazen insanları olduğu gibi yaşamalı her bünye .. keyif böyle çıkar .. yok illa ki eleştireceksen arkadaşım kendinden başla salla diğerlerini .. emin ol acaip rahatlayacaksın .. millete laf söylemeyeceksin .. barışık olacaksın herşeyle .. unutma hayat eğlenerek ve birlikte güzel .. küstürerek ve yalnız kalarak değil .. yalnızlık iyidir bazen ama her zaman değil ..

hayatın tadı kendi içinde saklı!

3 Eylül 2012 Pazartesi

haklılık payı ..

rahatıma düşkünüm kaç kere demişimdir .. insanlara dokunduğunu da paso söylemişimdir .. şimdi birşey itiraf edicem ama alehime kullananı vururum .. evet haklılar .. aşırı keyfe düşkünlük cok bencilce ve rahatsızlık verici .. kabul ediyorum ama kabul etmediğim birşey yine de var bana rahatsız olduğunu belirtirken kisinin beni hiç dinlememesi .. anlıyorum bazı seyler rahatsızlık verebilir ama açıklama yaptığımda bile dinlemiyorsa karşımdaki bana kızmaya hakkı varken ben dinlememeye basliyorum .. sonra ben dinlemiyorum diye bir de azar isitiyorum .. hoş bu herkesin basına geliyor ama benim nerdeyse her gün basımda .. ama sunu da biliyorum ki yanlış benden başlıyor .. yanlış kelimesi ters oldu sanki, hmmmm iletişimsizlik diyelim .. sanırım biraz kendimi dinleme vaktim geldi .. bünyeyi nadasa bırakmak bazen iyidir .. göremediğin seyleri görmeni saglar .. evet bu ara 1-2 gün yapmalıyım bunu .. yoksa bencillesmeye doğru kayar bu bünye ..

hala ozelestiri konusunda eksiklerim var tamam kabul ama öğrenicem soz :)

Powered By Blogger